24 Aralık 2011 Cumartesi

Beşiktaş çArşı; her şeye karşı , hatta kendine bile.


Denk gelmiş bir futbol maçı seyrediyorsun yada radyodan dinliyorsun, takim, senin takımın değil, yine de  gözün kulağın maçta. İçinden keşke “o takım kazansa...” diye geçiriyorsun.

Denk gelmiş maça gitmişsin, kendi takımının taraftarları arasına oturmuşsun. Hava güzel, stat süper, herkes ayni renk giyinmiş. Stattaki anonslar sürekli taraftara gaz veriyor.
İçin içine sığmıyor hemen marşları söylemeye başlıyorsun ama taraftar maça değil sinemaya gelmiş gibi. Hatta senden rahatsız bile oluyorlar. İçinden diyorsun ki ”ah ulan ah şimdi  o taraftar burada olacaktı ki inletirdik  burayı”

Denk gelmiş yurt dışına tatile gitmişsin. Dubai'de oteldesin. Türkiye’de kış, Dubaide denize giriyorsun.Oteldeki herkes yabancı, çoğu da İngiliz. Yemek yerken bazılarıyla tanışıp konuşuyorsun.
Orta yaşlı İngiliz nereli olduğunu soruyor. Türküm diyorsun.
Adamın yüzü gülüyor ve gözünün içine bakıp”biliyor musun 1 defa maça İstanbula geldim, hayatım boyunca o maçı unutamam.O nasıl taraftar öyle.O nasıl bir tezahürattı’’der.

İşte ‘’O takım’’ Beşiktaş ,

 ‘’O taraftar’’ Beşiktaş taraftarı,

‘’O taraftarın kalbi’’ Çarşıdır.

Türkiye’de armasından renklerine, taraftarından oyuncusuna, yöneticisinden amigosuna kadar kökten ‘’sıra dışı’’ başka bir spor kulübü olmadı.

Cabbar cevval spor kulüpleri tabi ki var ama ''sıra dışı’’ kesinlikle yok.

Arkası boş iddia bulunmak, yalandan efelenmek yerine, neden ‘’sıra dışı’’ olduğunu yazmak  daha anlamlı .

Kurulduğu günden bugüne Beşiktaş hep ilklerle anıldı.
İstanbul’da kurulan ilk spor kulübüdür, armasında ‘’Türk Bayrağını’’ taşıyan ilk ve tek spor kulübü, ligi 3 defa namağlup bitirip şampiyon olan, 5 kez arka arkaya şampiyon olan  ilk kulüp , bir maçta 10 gol atan ilk kulüp, engelliler şubesini açan ilk kulüp , Türkiye’de süper kupayı alan ilk kulüp,Türkçe ’’Kartal Yuvası ‘’adını ürünlerini satmak için açtığı mağazalara veren ve Türkçeyi kullanmakta ısrar eden ilk spor kulübü,
Bu şekilde devam eder gider..(daha fazlasını merak edenler ‘’Beşiktaş ilkler’’ diye  netten yazıp bulabilir)

Burada tarihçe anlatmadan sporcusundan  yöneticisine kısa bir özet yapacağım.
İlk kurulan ve semt takımı olan Beşiktaş'ta oynayan tüm  sporcular her devrin en efendi sporcuları oldular.
Efendiden kasıt saygılı, işini doğru yapan, disiplinli sporculardır, yoksa tabi ki içlerinden isimlerinin önlerine sıfat eklenen sporcular çıktı.
Benim hatırladığım yakın tarihliler “takoz Recep, deli İbrahim ”gibi, fakat en baba sıfat “baba Hakkı”  Hakkı Yeten’dir.


Efendiliği, disiplini  ve sporculuğu ile  dönemine damgasını vurmuştur. Beşiktaş’tan kırmızı kart gören bir oyuncu önce Hakkı Yeten’e bakıp onay ister ve eğer baba Hakkı onaylarsa saha dışına çıkarmış.Oynadığı dönem boyunca Galatasaray ve Fenerbahçe'ye 30 ‘ar gol atmış.439 maçta  382 gol atmış.Teknik direktörlük, federasyon Asbaşkanlığı, ve aralıklı 3 dönemde Beşiktaş başkanlığı yapmış. Beşiktaşın 2 onursal başkanından ilkidir. Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın....


Bunların yanında “İnönü” stadında oynan ilk maçta (Beşiktaş-Isvec AIK)  Beşiktaş adına ilk golü “Süleyman  Seba” atmış ve Süleyman Seba Beşiktaş’ta  Hakkı Yeten’den sonra bir kez daha  futbolcu olarak oynadığı takımın Kulüp başkanlığına oturan kişi olmuştur.
Kendi sporcusundan 2. Kez başkanını çıkartan Beşiktaş, yönetim bilimlerine model olmuştur.


Durum bu şekilde daha iyi anlaşılıyor.Futbol oynadığınız kulübün başkanı olabiliyorsanız, o kulüple ilgili doğruları yanlışları en iyi siz bilirsiniz.
Bu nedenle Beşiktaş tarihinde en uzun başkanlık dönemi, en fazla şampiyonluk “Süleyman Seba” yönetiminde olmuştur.
Allah uzun ömür versin Beşiktaş kulübü ve taraftarı kendisine şükran borçludur. Beşiktaş'ı kitlelere sevdiren Süleyman Seba yönetimidir. Beşiktaş'ın 2. Onursal başkanıdır.
Hayatın acımasızlığından olsa gerek hakkettiği gibi kulüpten ayrılamadı.

Süleyman Seba yönetimindeki Beşiktaş’ta ligin tarihi gol rekoru kırıldı.
Bu dönemde efsane 3’lü Metin-Ali-Feyyaz Adana Demirspor’a 10  gol attılar(Ali 4 gol ,Metin 3 gol, Feyyaz 3 gol)


Taraftar bu 3 lü için marş yazdı( 1, 2, 3 gol yetmez -4,5,6 olsun- Metin Ali Feyyaz atsın, Beşiktaş'ım şampiyon olsun). ”Kolej takımı” sözleri de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Kolej takımı hüviyetindeki Beşiktaş bu dönemde 5 kez lig şampiyonu olmuştur.

Bu kadar çok ilkleri olan kulübün merkezi adını taşıyan semttedir.

Kurulduğu günden ilki yaparak başlayan kulüp daha sonra kendi semtinin desteğiyle zirveye çıkıp Türkiye’ye mal olmuştur.Adını taşıdığı semtin esnafı kulübe daima karşılıksız destek vermiştir.


Taraftarın kalbi burasıdır. Pazarcısından  bakkalına, meyhanecisinden kurabiyecisine kadar  hepsi taraftardır.
Beşiktaş'ı farklı kılan, sıra dışı yapan en belirgin özellikte budur. Esnafların oluşturduğu birlik asla yıkılmaz .

Beşiktaş  taraftarı maçlara gitmeden önce mutlaka semtte!!!  buluşur, birbirini görür,coşar daha sonra yürüyerek, marşlarını söyleyerek Atatürk’ün  Dolmabahçe sarayının  hemen üzerindeki İnönü Stadına girer. Burası Beşiktaşlılar için yuvadır.Maça başlamadan zaten coşmuş olan taraftar maç sonuna kadar ve maçtan sonrada tezahüratlarına devam eder.


Taraftarın bu ruh hali tüm Türkiye’ye yansıdı , sayısız taraftar edindi.Bu kadar fazla taraftar olunca Beşiktaş semtinin insanı  kendine ‘’çArşı’’ diye taraftarlar arasında yer edindi. Kendi amigosunu da çArşı kendi içinden çıkardı.


Taraftarda Beşiktaşlılık esas olduğundan kimsenin ırkı, dini, mezhebi öne çıkmaz. Renklerinin  siyah beyaz zıt oluşu tamda burada devreye girer. Siyahla beyaz yan yana geliyorsa her şey bir araya gelebilir.

Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını iddia eden  “densiz”lere Beşiktaş taraftarı tokat gibidir.

Amigosu Ermenidir ve tüm Beşiktaş taraftarı amigo Alen Markaryan’ı gönülden sever ve sayar. Beşiktaş taraftarının Alen abisi ,amigo Alen’dir.Alen bir hareketiyle stadyumdaki 10 binleri yerinden hareket ettirir.Adına marşlar yazılmıştır.

Taraftar grubu çArşı, bir ara kendine karşı gelerek kendi kendini lağvetti ve sonra tekrar ortaya çıktı.
Beşiktaş çArşı her şeye karşı, hatta kendine bile”  boş yere söylenmiş bir slogan değildir.
“Çarşı alayına karşı”

Taraftar grubu çarşı , Beşiktaş takımına verdikleri büyük destek, tribün gösterileri ve sosyal içerikli mesajları ile ün kazandılar, bana göre de Türkiye’nin vicdanı oldular.


Futbol severler kendi takımlarının maçlarını seyrederken bile merak ediyorlar “acaba çArşı farklı bir şey yaptı mı?”

Beşiktaş kulübü en son futbolda şike konusunda alışılmayanı  yaptı.
Kupada adının şikede geçmesinden rahatsız olan kulüp, ilk iş olarak kupayı federasyona iade etti. ”Bize kupa değil onurumuz lazım” diyen Beşiktaş esnafı, kulübün hareketine destek verdi.

Her taraftar kendi takımının şampiyon olmasını ister ama Beşiktaşlılar takımlarının sadece mücadeleci oynamasını ister.Yenilse de “İnadına Beşiktaş” diye bağırırlar.

Taraftarın bir defasında UEFA kupasında karşı takımın çok iyi ve temiz oyunuyla galip gelmesinden sonra dakikalarca rakip takımı ayakta alkışladığı olmuştur.

Taraftarın takıma verdiği büyük destek bazen Dünya basınında da yankı buluyor.
ABD spor taraftarları tarafından yapılan oylamada çArşı grubu Beşiktaşın 2007 yılında Liverpool’u 2-1 yendiği maçta yaptığı gösteriyle tüm zamanların en iyi taraftar grubu seçti.


Beşiktaşlılık  popüler kültüre ters düşmektir;Güçlü olanın yanında olmak, paraya itimat etmek yerine haklı olanın, mağdur olanın  yanında olmaktır, değerlere itimat etmek ve onlara sarılmaktır.

Beşiktaşlılık aşktır;Sonunu düşünmeden gittiği yoldan, geçirdiği zamandan keyif  almaktır.

Beşiktaşlılık melankoli halidir; filmin sonunun hüzünle biteceğini bildiği halde, kızın yaşadığını bilmek sevindirir.

Beşiktaşlılık; köprüden önceki son çıkışı bilerek geçmektir.

Beşiktaşlılık siyahla beyazdır; yan yanadır ama hep tezattır.

Ve Beşiktaşlı sağcıdır, solcudur, dincidir, ulusalcıdır, liberaldir, Türk’tür, Kürtür, Laz’dır,Ermenidir, Yahudidir, sünnidir, alevidir, zencidir, beyaz’dır ama önce İNSAN’dır.

Herkesin içinde mutlaka bir Beşiktaşlılık vardır....