Denk
gelmiş bir futbol maçı seyrediyorsun yada radyodan dinliyorsun, takim, senin
takımın değil, yine de gözün kulağın
maçta. İçinden keşke “o takım kazansa...” diye geçiriyorsun.
Denk
gelmiş maça gitmişsin, kendi takımının taraftarları arasına oturmuşsun. Hava
güzel, stat süper, herkes ayni renk giyinmiş. Stattaki anonslar sürekli
taraftara gaz veriyor.
İçin içine sığmıyor hemen marşları söylemeye başlıyorsun ama taraftar maça değil sinemaya gelmiş gibi. Hatta senden rahatsız bile oluyorlar. İçinden diyorsun ki ”ah ulan ah şimdi o taraftar burada olacaktı ki inletirdik burayı”
İçin içine sığmıyor hemen marşları söylemeye başlıyorsun ama taraftar maça değil sinemaya gelmiş gibi. Hatta senden rahatsız bile oluyorlar. İçinden diyorsun ki ”ah ulan ah şimdi o taraftar burada olacaktı ki inletirdik burayı”
Denk
gelmiş yurt dışına tatile gitmişsin. Dubai'de oteldesin. Türkiye’de kış, Dubaide
denize giriyorsun.Oteldeki herkes yabancı, çoğu da İngiliz. Yemek yerken
bazılarıyla tanışıp konuşuyorsun.
Orta yaşlı İngiliz nereli olduğunu
soruyor. Türküm diyorsun.
Adamın yüzü gülüyor ve gözünün içine bakıp”biliyor musun
1 defa maça İstanbula geldim, hayatım boyunca o maçı unutamam.O nasıl taraftar
öyle.O nasıl bir tezahürattı’’der.
İşte ‘’O takım’’ Beşiktaş ,
‘’O taraftar’’ Beşiktaş
taraftarı,
‘’O taraftarın kalbi’’ Çarşıdır.
Türkiye’de armasından
renklerine, taraftarından oyuncusuna, yöneticisinden amigosuna kadar kökten
‘’sıra dışı’’ başka bir spor kulübü olmadı.
Cabbar cevval spor kulüpleri
tabi ki var ama ''sıra dışı’’ kesinlikle yok.
Arkası boş iddia bulunmak,
yalandan efelenmek yerine, neden ‘’sıra dışı’’ olduğunu yazmak daha anlamlı .
Kurulduğu günden bugüne Beşiktaş hep ilklerle anıldı.
İstanbul’da kurulan ilk spor kulübüdür,
armasında ‘’Türk Bayrağını’’ taşıyan ilk ve tek spor kulübü, ligi 3 defa namağlup
bitirip şampiyon olan, 5 kez arka arkaya şampiyon olan ilk kulüp , bir maçta 10 gol atan ilk kulüp,
engelliler şubesini açan ilk kulüp , Türkiye’de süper kupayı alan ilk kulüp,Türkçe
’’Kartal Yuvası ‘’adını ürünlerini satmak için açtığı mağazalara veren ve
Türkçeyi kullanmakta ısrar eden ilk spor kulübü,
Bu şekilde devam eder gider..(daha
fazlasını merak edenler ‘’Beşiktaş ilkler’’ diye netten yazıp bulabilir)
Burada tarihçe anlatmadan sporcusundan
yöneticisine kısa bir özet yapacağım.
İlk kurulan ve semt takımı olan
Beşiktaş'ta oynayan tüm sporcular her
devrin en efendi sporcuları oldular.
Efendiden kasıt saygılı, işini
doğru yapan, disiplinli sporculardır, yoksa tabi ki içlerinden isimlerinin önlerine
sıfat eklenen sporcular çıktı.
Benim hatırladığım yakın
tarihliler “takoz Recep, deli İbrahim ”gibi, fakat en baba sıfat “baba
Hakkı” Hakkı Yeten’dir.
Efendiliği, disiplini ve sporculuğu ile dönemine damgasını vurmuştur. Beşiktaş’tan
kırmızı kart gören bir oyuncu önce Hakkı Yeten’e bakıp onay ister ve eğer baba
Hakkı onaylarsa saha dışına çıkarmış.Oynadığı dönem boyunca Galatasaray ve
Fenerbahçe'ye 30 ‘ar gol atmış.439 maçta
382 gol atmış.Teknik direktörlük, federasyon Asbaşkanlığı, ve aralıklı 3
dönemde Beşiktaş başkanlığı yapmış. Beşiktaşın 2 onursal başkanından ilkidir. Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın....
Bunların yanında “İnönü”
stadında oynan ilk maçta (Beşiktaş-Isvec AIK) Beşiktaş adına ilk golü “Süleyman Seba” atmış ve Süleyman Seba Beşiktaş’ta Hakkı Yeten’den sonra bir kez daha futbolcu olarak oynadığı takımın Kulüp
başkanlığına oturan kişi olmuştur.
Kendi sporcusundan 2. Kez başkanını çıkartan
Beşiktaş, yönetim bilimlerine model olmuştur.
Durum bu şekilde daha iyi
anlaşılıyor.Futbol oynadığınız kulübün başkanı olabiliyorsanız, o kulüple
ilgili doğruları yanlışları en iyi siz bilirsiniz.
Bu nedenle Beşiktaş tarihinde
en uzun başkanlık dönemi, en fazla şampiyonluk “Süleyman Seba” yönetiminde
olmuştur.
Allah uzun ömür versin Beşiktaş
kulübü ve taraftarı kendisine şükran borçludur. Beşiktaş'ı kitlelere sevdiren
Süleyman Seba yönetimidir. Beşiktaş'ın 2. Onursal başkanıdır.
Hayatın acımasızlığından olsa
gerek hakkettiği gibi kulüpten ayrılamadı.
Süleyman Seba yönetimindeki
Beşiktaş’ta ligin tarihi gol rekoru kırıldı.
Bu dönemde efsane 3’lü
Metin-Ali-Feyyaz Adana Demirspor’a 10
gol attılar(Ali 4 gol ,Metin 3 gol, Feyyaz 3 gol)
Taraftar bu 3 lü için marş
yazdı( 1, 2, 3 gol yetmez -4,5,6 olsun- Metin Ali Feyyaz atsın, Beşiktaş'ım
şampiyon olsun). ”Kolej takımı” sözleri de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Kolej
takımı hüviyetindeki Beşiktaş bu dönemde 5 kez lig şampiyonu olmuştur.
Bu kadar çok ilkleri olan kulübün
merkezi adını taşıyan semttedir.
Kurulduğu günden ilki yaparak
başlayan kulüp daha sonra kendi semtinin desteğiyle zirveye çıkıp Türkiye’ye
mal olmuştur.Adını taşıdığı semtin esnafı kulübe daima karşılıksız destek
vermiştir.
Taraftarın kalbi burasıdır. Pazarcısından bakkalına, meyhanecisinden kurabiyecisine
kadar hepsi taraftardır.
Beşiktaş'ı farklı kılan, sıra dışı
yapan en belirgin özellikte budur. Esnafların oluşturduğu birlik asla yıkılmaz .
Beşiktaş taraftarı maçlara gitmeden önce mutlaka semtte!!!
buluşur, birbirini görür,coşar daha sonra
yürüyerek, marşlarını söyleyerek Atatürk’ün Dolmabahçe sarayının hemen üzerindeki İnönü Stadına girer. Burası
Beşiktaşlılar için yuvadır.Maça başlamadan zaten coşmuş olan taraftar maç
sonuna kadar ve maçtan sonrada tezahüratlarına devam eder.
Taraftarın bu ruh hali tüm
Türkiye’ye yansıdı , sayısız taraftar edindi.Bu kadar fazla taraftar olunca
Beşiktaş semtinin insanı kendine ‘’çArşı’’
diye taraftarlar arasında yer edindi. Kendi amigosunu da çArşı kendi içinden
çıkardı.
Taraftarda Beşiktaşlılık esas
olduğundan kimsenin ırkı, dini, mezhebi öne çıkmaz. Renklerinin siyah beyaz zıt oluşu tamda burada devreye
girer. Siyahla beyaz yan yana geliyorsa her şey bir araya gelebilir.
Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını
iddia eden “densiz”lere Beşiktaş
taraftarı tokat gibidir.
Amigosu Ermenidir ve tüm
Beşiktaş taraftarı amigo Alen Markaryan’ı gönülden sever ve sayar. Beşiktaş
taraftarının Alen abisi ,amigo Alen’dir.Alen bir hareketiyle stadyumdaki 10
binleri yerinden hareket ettirir.Adına marşlar yazılmıştır.
Taraftar grubu çArşı, bir ara
kendine karşı gelerek kendi kendini lağvetti ve sonra tekrar ortaya çıktı.
Beşiktaş çArşı her şeye karşı,
hatta kendine bile” boş yere söylenmiş
bir slogan değildir.
“Çarşı alayına karşı”
Taraftar grubu çarşı ,
Beşiktaş takımına verdikleri büyük destek, tribün gösterileri ve sosyal
içerikli mesajları ile ün kazandılar, bana göre de Türkiye’nin vicdanı oldular.
Futbol severler kendi
takımlarının maçlarını seyrederken bile merak ediyorlar “acaba çArşı farklı
bir şey yaptı mı?”
Beşiktaş kulübü en son
futbolda şike konusunda alışılmayanı yaptı.
Kupada adının şikede
geçmesinden rahatsız olan kulüp, ilk iş olarak kupayı federasyona iade etti. ”Bize
kupa değil onurumuz lazım” diyen Beşiktaş esnafı, kulübün hareketine destek
verdi.
Her taraftar kendi takımının
şampiyon olmasını ister ama Beşiktaşlılar takımlarının sadece mücadeleci
oynamasını ister.Yenilse de “İnadına Beşiktaş” diye bağırırlar.
Taraftarın bir defasında UEFA
kupasında karşı takımın çok iyi ve temiz oyunuyla galip gelmesinden sonra
dakikalarca rakip takımı ayakta alkışladığı olmuştur.
Taraftarın takıma verdiği
büyük destek bazen Dünya basınında da yankı buluyor.
ABD spor taraftarları
tarafından yapılan oylamada çArşı grubu Beşiktaşın 2007 yılında Liverpool’u 2-1
yendiği maçta yaptığı gösteriyle tüm zamanların en iyi taraftar grubu seçti.
Beşiktaşlılık popüler kültüre ters düşmektir;Güçlü olanın
yanında olmak, paraya itimat etmek yerine haklı olanın, mağdur olanın yanında olmaktır, değerlere itimat etmek ve
onlara sarılmaktır.
Beşiktaşlılık aşktır;Sonunu
düşünmeden gittiği yoldan, geçirdiği zamandan keyif almaktır.
Beşiktaşlılık melankoli
halidir; filmin sonunun hüzünle biteceğini bildiği halde, kızın yaşadığını
bilmek sevindirir.
Beşiktaşlılık; köprüden
önceki son çıkışı bilerek geçmektir.
Beşiktaşlılık siyahla
beyazdır; yan yanadır ama hep tezattır.
Ve Beşiktaşlı sağcıdır,
solcudur, dincidir, ulusalcıdır, liberaldir, Türk’tür, Kürtür,
Laz’dır,Ermenidir, Yahudidir, sünnidir, alevidir, zencidir, beyaz’dır ama
önce İNSAN’dır.
Herkesin içinde mutlaka bir
Beşiktaşlılık vardır....