5 Haziran 2010 Cumartesi

ADANALI DEĞİŞMEZ......ORJİNALDİR.


İnsanlarının farklılığı tartışılmaz olan yerdir ADANA.

Peki neden farkli oluyor bu insanlar.

Anlamak için biraz geçmişe bakalım.


Dönemin Adanası, Çukurovanın Parisi olarak adlandırılıyordu.
Çukurovanın toprağı bereketlidir.Pamuğun “beyaz altın” sayıldığı senelerde Adana kendi içinden zengin toprak ağalarını çıkardı.

Pamuk toplamak için Doğudan Adanaya büyük göçlerin başladığı, pamuk hasadından sonra gece hayatının en yoğun yaşandığı yıllardı, sosyal eşitsizlik hat safhadaydı.

Pamuk hasadından dolayı ellerine geçen varlığı içki, kumar, ve gece hayatında harcayan zenginle, 40derece sıcaklıkta çalışan,sulama kanallarının kenarında, çadırda yaşamak zorunda olanların oluşturduğu sistemin adaletsizliğini iliklerine kadar yaşadı Adanalı.

Bu durumu yaşamının her kesitine görebiliriz.Kebabı bile acılıdır.

Çukurovada “beyaz altın” yılları devam ederken Adanaya İncirlige Nato üssü kuruldu.Üsle beraber Adanaya Amerikan kültürüde geldi.Tarsus Amerikan Lisesi bu kültürün ürünüdür.Tarsus, Mersine resmi olarak bağlıda olsa kesinlikle Adanalıdır.
Zamanla Tarsus Amerikan lisesi, Amerikalı eğitmenlerinden ve eğitim sisteminden dolayı bölgenin en seçkin eğitim kurumlarından biri oldu. Çukurovanın zengin aileleri, çocuklarını üniversiteye kadar burada okuttu, kendi eğitimli elitini yaratttı.

Çukurovada zenginin fakiri, siyasetin ve politikanında zengini ezdiği yıllar uzun süre devam etti.
Sonuçta Adanalı(Alevisi,Sünnisi,Yezidisi,Türkü,Kürdü,Yahudisi,Ermenisi,Hristiyanı) hem zenginliği gördü, hemde fakirliği.Ezilmişliği dibine kadar yaşadı.
Zamanla zengin, çok iyi eğitim almış nesille, fakir, ezilmişliğe isyan eden, yaşamdan alacağı olan,hayata karşı iddaada bulunan, nesilin birleşimi ortaya çıktı.
Çukurovanın Adanası ve çevresinde yaşanan bu sosyal adaletsizlik Türkiyenin sanat,edebiyat,bilim,media,müzik ve spor dünyasındaki zenginliğini oluşturdu.
Hemde ne zenginlik.....

Ortak özelliği(istisnalar hariç); savaşçı olmaları,yaşama karşı kendilerini ispat etmek istemeleri, dik durabilmeleri, ve inandıkları yoldan dönmemeleridir.

Genlerine kadar işleyen bu kültür nedeniyle Dünyanın merkezini içlerinde hissederler.

Özgüvenleri inanılmazdır. Erkeğide kadınıda çok dirençlidir.Hepsi birer ekoldür. Orjinaldirler.
İşte size yaşayan örnekler;

Yaşar Kemal;

Kendisi ne kadar Kürt olduğunu söylesede özbe öz Çukurovalıdır Adanalıdır ama ovadan değil toroslardandır.
Neredeyse tüm yaşamı, romanları, kahramanları ezilmişlerin başkaldırısı üzerinedir.Hayata bir direnişi, dik duruşu vardır. Çukurovanın toroslarından attığı çığlığı tüm dünya duydu.
Romanları film oldu, dünya dillerinde yayınlandı.Yakın arkadaşları,Zülfü Livanelli,Teodorakis oldu.Kendi ülkesinde bazen hiç sevilmedi ama devir değişsede asla değişmedi.Adanalılığından da, Kürtlüğünden de, yaşam inadından da taviz vermedi.Kimseyi taklit etmedi.Orjinaldi.Ekol oldu.

Fatih Terim:

Hayatı inatla ve hırsla yaşadı.Renkli futbol oyunculuk yaşamını Galatasarayda ve milli takımda kaptan olarak noktaladı.Çok hırslıydı, bir defasında sinirlendiğinde yan hakemin yüzüne tükürdüğünü hatırlıyorum.Trübünler “imparator” derdi. Evleninceye kadar renkli yaşadı.Eşi Turkiye güzellerindendi.Antrönörlük hayatı futbolculuk hayatından daha renkliydi.Türkiyenin gündeminden hiç düşmedi. Genlerindeki Adanalılık, Türk insanın Futboldaki başkaldırısını ortaya çıkardı.İlk defa bir Türk takımı UEFA şampiyonu oldu onun teknik direktörlüğünde.Ortaya koyduğu, mücadeleci sistem Turk Futbolunun yapısını oluşturdu.Italyada Fiorentina ve Milanda Teknik direktörlük yaparken Turk ve Italyan spor basının gündeminden hiç düşmedi.Trübünler “imparatore” diye bağırıyordu ki bu bir ilkti Italyada. Konuşmalarıyla, iddasıyla kendi ülkesinde birçok insanı kızdırdı,çok tartışıldı,kimi çok sevdi, kimi nefret etti ama hiç taviz vermedi, eğilmedi, bükülmedi,dönmedi. Kimseyi taklit etmedi.Orjinaldi.Ekol oldu.

Ayşe Arman;

Yazılı basına, üniversite eğitimini yarıda bırakıp geçti.
Gazetecilik yaşamının başlangıcından bugüne kadar Türkiye mediasının gündeminden hiç düşmedi.Yaptığı gazetecilik çok tartışıldı.
Türk basınında “Ayşe Arman sit-com gazeteciliği” dönemini başlattı.Yaptığı roportajlar ve özel hayatını teşhir etmekle gündemi kimseye bırakmadı.Bir çok taklidi medyada yer aldı.Röportajlarını kendisi gibi hayatın içinden renkli insanlarla yaptı.
Türkiyenin çok değişken sosyo-politik yaşamında medya gibi bir sektörde tarzını ve duruşunu hiç değiştirmedi.Annesinin Alman olması Adanalılığını dahada zenginleştirdi.Tarzından dolayı birçok insanı kızdırdı,bazısı çok sevdi.Sevdiğinide sevmediğinide yazılarında açıkça ifade etmesiyle beğeni topladı.Kimseyi taklit etmedi.Orjinaldi. Ekol oldu.

Adanalılar iş dünyasınada damgasını vurdu.Mehmet Emin Karamehmet, Sabacıların en Sabancısı Merhum Sakıp Sabancı,Ali Sabancı(Yeryüzünde babasıda ,Kayınpederide Forbeste ilk 100 de olan tek kişi),Hüsnü Özyeğin,Hasan Arat, Ahmet Sapmaz.Bu isimlerin çoğu iş dünyasında birçok rakiplerini geride bırakarak ilkleri yaptılar.Kimseyi taklit etmediler.Orjinaldirler.Ekol oldular.

Çukurovadan, ilk anda herkesin aklına gelebilecek edebiyatçılardan;
Necati Cumalı, Orhan Kemal,Demirtaş Ceyhun,Yaşar Kemal ,Muzaffer İzgü,

Sinemacılardan;
Yılmaz Güney, Danyal Topatan,Menderes Samancılar,Şener Şen, Aytaç Arman, Salih Güney
Bilim insanlarından; Mustafa İnan, Ali Yaşar Sanbay,Süleyman Ozmucur,Faruk Logoglu,Yusuf Hallaçoğlu,

Siyaset yaşamından ;
Kasım Gülek,Devlet Bahçeli,Mehmet Ünaldı,Cüneyt Canver,Hayri Kozanoglu,İmren Aykut

Muzik ve Moda hayatından;
Ferdi Tayfur,Suna Kan,Erol Büyükburç,Ozan Çolakoğlu,Mustafa Sağyaşar,Faruk Tınaz,Rojin,Kıvanç Tatlıtuğ,Yaşar,Feridun Düzağaç,Haluk Levent,Murat Göğebakan,Umit Besen,Grup Merdiven

Media dünyasından;
Ayşe Arman, Nebil Özgentürk, Mesut Mertcan, Savaş Ay, Cenk Koray, Abdurrahman Dilipak,Işık Yurtçu, Çoban Yurtçu,Cevdet Akçalı

Sporda;
Fatih Terim, Hasan Şaş, Lütfü Arıboğan,İsmet Atlı,Kayhan Kaynak,Nesrin Olgun Aslan,Erdal Acet,Mustafa Ertan,Turgut Aykaç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder